SIAVASH SHAHANI - DERYA
1.
Dalgalarla Sohbet
2.
Derya
3.
Kelebek
4.
Nenni
5.
Oyun Gibi
6.
Nefes
7.
Kirli Oyun
8.
Savaş ve Barış
Siavash Shahani
1972 yılında İran'da doğdu. 7 yaşında müziğe başladı. Prof.Dr Majid
Kiyani, Dr Dariush Talayi, Üstat
Mohammad Reza Lotfi, Dr Ali Bayani, Üstat Davud Azad, Üstat Mohammad Ali
Haddadian'dan müzik öğrendi.
İran Müzik
Departmanı (Music House) tarafından 1.sınıf müzisyen seçilen sanatçı, aynı
zamanda İran Devlet Televizyonunda araştırmacı olarak 5 yıl çalıştı. İlk albümü
olan Ghahro Ashti (Nefret ve Barış)' ı 24 yaşında çıkarttı. Sanatçının şimdiye
kadar 6 albüm çalışması bulunuyor.
Yaptığı müzik
türünü, var olan müzik türleriyle çerçevelemediği, sadece içinde duyduğu
sesleri notaya döktüğünü söyleyen sanatçı, teknik göstermekten kaçınıp daha çok
duyguların sade bir şekilde iletimine ve
anlaşılmasına bir araç olarak kullanır müziği.
Bu duygu ortak
payında birleştiği sanatçılar el verir, ses verir bu albüme.
Şiirler ve güfteler Fikret Yılmaz
Çavdar'dan .Kanunda Göksel Baktagir, Ney'de Eyyüp Hamiş, Akordion'da Muammer
Ketencoğlu, Ud'da Dilek Shahani, Keman'da Ahmet Tirgil, Buzuki'de Orhan Osman,
Kontrbass'da Ozan Musluoğlu, Viyolonsel'de İsmail Kaya, Perküsyon'da Tarık
Aslan ve Levent Güneş,solist olarak Dilek Dilek Shahani..
7 yaşında bir çocuk iken memleketinde '
devrim' e şahit olmakla başladı her şey... Hayatının kahramanı babasını
yıllarca devrimin demir parmaklıkları arasından gördü ve devrimin demir elleri
kahramanını götürürken hala çocuktu.
Bunları bile kavrayamadan ülkesinin 8 yıl sürecek savaşının orta yerinde
buldu gençliğini... Sığınakta gecelerce endişeli bekleyişi, kıtlığı gördü.
Komşu evlere düşen bombaları ve mahalle arkadaşlarını bir daha görememe
ihtimalini... Silahların çıkarttığı kulağı sağır edercesine sesleri, insanların
çığlıklarını ve çaresizliğin, ölümün seslerini bir bir kaydetti hafızasına.
Büyüdü... Haksızlıkları haykıran, durdurmak isteyendi. Ve devrimin demir
elleri onu da aldı parmakları arasına. Sınırlardan kaçarak, koşarak geldi tüm
yaşanmışlıklarının yok olma pahasına... Sınırlar geçti koşarak, sınırlardan
kovuldu hiçe sayılarak... Mülteci oldu...
En çok da çocuklara hislendi. Onlar ki hiçbir şeyin farkında değildiler,
neden kaçıyorlardı? Nereye gidiyorlardı? Bilmez idiler... Mülteci çocuklar...
Savaştan sağ çıkmayı başarmış ama geleceksiz çocuklar... Kimyasal bombaların
üstlerine yağdığı, nefessiz kalmış çocuklar...